Yolculukta Kaçınılması Gereken Engeller
Stratejik planlamanın, bir kurumu arzu ettiği geleceğe taşıyan güçlü bir pusula olduğundan ve bu yolculukta Misyon, Vizyon, Hedefler gibi temel bileşenlerin öneminden bahsettik. Ancak her değerli yolculuk gibi, stratejik planlama süreci de kendi içinde potansiyel tehlikeler ve tuzaklar barındırır. Sadece iyi niyetle veya hevesle yola çıkmak, maalesef her zaman başarılı bir sonuca ulaşmak için yeterli olmaz. Sürecin yanlış zamanda başlatılması, gerekli desteğin alınmaması, kaynakların yetersiz olması veya sürecin doğru kurgulanmaması gibi faktörler, tüm çabaları boşa çıkarabilir ve stratejik planı daha başlamadan etkisiz hale getirebilir. Bu nedenle, stratejik planlama sürecine adım atmadan önce veya süreç devam ederken bazı kritik noktalara özellikle dikkat etmek gerekir.
Bazı durumlar vardır ki,
stratejik planlamaya hiç başlamamak veya süreci ertelemek, hazırlıksız bir
şekilde yola devam etmekten çok daha akıllıca olabilir.
1. Kriz Anında Strateji Olmaz,
Kriz Yönetimi Olur
Stratejik planlama, geleceğe
odaklanan, sakin ve kapsamlı bir düşünme süreci gerektirir. Ancak kurumlar
zaman zaman beklenmedik, acil ve varoluşsal tehditlerle karşı karşıya
kalabilirler. İşte tam bu noktada ilk önemli uyarı devreye girer: Kriz anında
stratejik planlama başlatılmamalıdır. Bunun birkaç temel nedeni vardır. Kriz
zamanlarında kurumun tüm odağı, enerjisi ve kaynakları, anlık hayatta kalma
mücadelesine, yani krizi yönetmeye yönelir. Uzun vadeli hedefleri düşünmek,
kapsamlı analizler yapmak veya farklı senaryoları değerlendirmek için ne
zihinsel kapasite ne de zaman vardır. Krizin yarattığı korku, panik ve stres
ortamı, sağlıklı ve objektif bir stratejik düşünme için uygun değildir;
kararlar genellikle reaktif ve kısa vadeli olur. Ayrıca, kriz koşulları mevcut
verileri ve gelecek projeksiyonlarını da güvensiz hale getirebilir.
Dolayısıyla, eğer kurumunuz büyük bir krizin ortasındaysa, öncelik stratejik
planlama değil, krizi etkin bir şekilde yönetmektir. Stratejik planlama, ancak
kurum belirli bir istikrara kavuştuktan sonra, hatta krizden çıkarılan dersleri
de içerecek şekilde daha sağlıklı bir zeminde başlatılabilir.
2. Üst Düzey Destek Olmazsa
Olmazdır
Stratejik planlamanın başarılı
olabilmesi için üst düzey liderliğin (Yönetim Kurulu, CEO, Başkan, Meclis vb.)
tam, aktif ve görünür desteği kesinlikle şarttır. Bu destek olmadan sürece
başlamak, genellikle boşa kürek çekmek anlamına gelir. Liderlik desteği
olmadığında, planlama süreci kurum içinde yeterince ciddiye alınmaz, gerekli
meşruiyete ve önceliğe sahip olmaz. Sürecin ihtiyaç duyduğu zaman, bütçe ve
insan kaynağı yeterince tahsis edilmeyebilir. Daha da önemlisi, liderlerin
sahiplenmediği bir stratejik planın uygulanma şansı son derece düşüktür. Plan,
güzel bir rapor olarak raflarda kalır, çünkü onu hayata geçirecek irade ve
yönlendirme eksiktir. Planlama ekibinin tüm çabaları, somut bir etkiye
dönüşmeyen akademik bir çalışma olarak kalır. Bu nedenle, sürece başlamadan
önce üst düzey liderliğin sadece onayını değil, aynı zamanda sürece olan
inancını, aktif katılımını ve bu desteği tüm kuruma gösterme taahhüdünü almak
kritik öneme sahiptir.
3. Yakıt Olmadan Yol Alınmaz
Stratejik planlama, ciddi bir
çaba ve kaynak gerektiren bir süreçtir. Eğer kurumun bu süreç için
ayırabileceği kaynaklar yetersizse, planı ertelemek veya kapsamını daraltmak
daha doğru olabilir. Buradaki "kaynaklar" sadece finansal bütçeyi
değil, aynı zamanda ve belki daha da önemlisi, kilit personelin (liderler,
planlama ekibi üyeleri, konu uzmanları, katılımcılar) bu işe ayırabileceği
zamanı, stratejik analizler için gerekli olan verilere ve bilgilere erişimi ve
potansiyel olarak ihtiyaç duyulabilecek dış uzmanlığı (örneğin,
kolaylaştırıcılar veya danışmanlar) da kapsar. Yetersiz kaynaklarla yola
çıkmak, genellikle sürecin aceleye getirilmesine, analizlerin yüzeysel
kalmasına, önemli adımların atlanmasına veya planlama ekibinin mevcut iş
yüklerinin altında ezilerek tükenmesine yol açar. Sonuçta ortaya çıkan plan da
muhtemelen zayıf, gerçekçi olmayan ve uygulanamaz olacaktır. Bu nedenle,
başlamadan önce dürüst bir kaynak değerlendirmesi yapmak ve eğer yeterli kaynak
taahhüdü yoksa, süreci daha uygun bir zamana ertelemek, boşa harcanacak çabayı
önler.
4. Pusula Belirsizse Rota
Çizilmez
Stratejik planlama, kurumun
misyonu ve vizyonu üzerine inşa edilir. Eğer kurumun temel varoluş amacı
(Misyon) veya ulaşmak istediği uzun vadeli ideal gelecek (Vizyon) net değilse,
güncelliğini yitirmişse veya kurum içinde bu konuda bir fikir birliği yoksa,
stratejik planlama sürecine başlamadan önce bu temel unsurların tekrar gözden
geçirilmesi gerekir. Çünkü misyon ve vizyon, stratejik hedeflerin ve
stratejilerin belirlenmesi için gereken temel yönü ve çerçeveyi sağlar.
Pusulanız belirsizse veya yanlış yönü gösteriyorsa, ne kadar detaylı bir rota
çizerseniz çizin hedefe ulaşamazsınız. Belirsiz bir misyon veya vizyon,
planlama sürecinde kafa karışıklığına, önceliklendirme zorluklarına ve
paydaşlar arasında gereksiz tartışmalara yol açar. Bu nedenle, eğer kurumun
misyon ve vizyonu konusunda bir netlik veya güncellik ihtiyacı varsa, stratejik
planlamanın ilk adımı bu temel taşları sağlamlaştırmak olmalıdır.
5. Strateji Herkesindir
Başarılı bir stratejik plan,
sadece birkaç üst düzey yöneticinin veya planlama uzmanının kapalı kapılar
ardında hazırladığı bir belge değildir. Planın hem daha gerçekçi ve kapsamlı
olması hem de daha sonra sahiplenilip uygulanabilmesi için, sürecin mümkün
olduğunca katılımcı olması, sadece yöneticilerle sınırlı kalmaması büyük önem
taşır. Süreci sadece tepe yönetimle sınırlı tutmak, genellikle "fildişi
kule sendromu"na yol açar; yani planlar, sahadaki gerçeklerden,
operasyonel zorluklardan ve farklı departmanların veya çalışanların değerli
bakış açılarından kopuk olabilir. Daha da önemlisi, hazırlık sürecine dahil
olmayan kişiler, ortaya çıkan plana karşı daha az sahiplenme duygusu
hissederler ve uygulama aşamasında yeterince motive olmayabilirler; plan "onların"
planı olarak kalır, "bizim" planımız olmaz. Oysa farklı seviyelerdeki
çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler ve diğer kilit paydaşlar, genellikle planı
zenginleştirecek değerli bilgilere, içgörülere ve yaratıcı fikirlere sahiptir.
Bu nedenle, hazırlık aşamasında tartışıldığı gibi, anlamlı katılım
mekanizmaları (anketler, çalıştaylar, mülakatlar vb.) oluşturarak stratejiyi
kurumun geneline yaymak ve ortak aklı harekete geçirmek, planın hem kalitesini
hem de uygulanabilirliğini artırır.
Stratejik planlama, doğru
koşullar altında ve doğru bir yaklaşımla uygulandığında kurumlar için muazzam
faydalar sağlayan güçlü bir araçtır. Ancak, yola çıkmadan önce bu potansiyel
tuzaklara karşı uyanık olmak gerekir. Kriz anında aceleci davranmamak, üst
düzey liderliğin tam desteğini arkasına almak, yeterli kaynakları sağlamak, net
bir misyon ve vizyona sahip olmak ve süreci katılımcı bir ruhla yürütmek,
stratejik planlama sürecinin başarısı için kritik ön koşullardır. Bu "Dur
ve Düşün" anlarına gereken önemi vermek, sadece olası hayal kırıklıklarını
ve boşa harcanan çabaları önlemekle kalmaz, aynı zamanda hazırlanan stratejik
planın gerçekten anlamlı, uygulanabilir ve kurumu arzu ettiği geleceğe taşıma
olasılığını da en üst düzeye çıkarır. Bu uyarılara kulak vererek, stratejik
planlama yolculuğumuza daha sağlam adımlarla başlayabilir ve başarı şansımızı
artırabiliriz.
Yorumlar
Yorum Gönder